4 Eylül 2012 Salı

şem ile pervane...

...VE derken akşam oldu

Şem ateşini söndürdü

Pervane kanatlarını indirdi.

İkisinin d gözleri kanlı, sineleri hasretlik acısıyla doluydu.


Ne canı sakınma telaşı, ne Ölüm korkusu; ikisinde de ayrılık yarası ve bir daha görüşmeme tasası vardı.

Şem gözlerden uzak bir kuytuda eriyor, Pervane, kederinden toprağa kapanmış bir Ölü gibi yatıyordu.

Rüzgârın uğultusu çınlıyordu havada ve kaldırdığı toz dumanın sisi vardı her yanda.

Bir bıçak gibi işliyordu ayrılık Şem ile Pervanenin bağrında; tehlikenin geçip geçmediğinden haberleri yoktu, birbirlerini merak ediyorlardı takıldıkları ağlarda

Ayrılık ve hasretlik yazgılarına mührünü vururken, aradan gecen zaman bir zindan gibiydi. Şem de unutulacağını sanıyordu o zindanda Pervane de.

Ve her ikisi de zannın yaraladığı gönüllerle sesleniyorlardı birbirlerine.

şem ile pervane kitabından

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder